Digest girişi yükleniyor...
Digest girişi yükleniyor...
Bu hafta ilgimi çeken içerikleri aşağıda kategorilere ayırarak paylaşıyorum:
Science-backed Reasons You Shouldn't Share Your Goals
Hedeflerini yüksek sesle dile getirmenin motivasyonu düşürebileceğini söylüyor bu yazı.
Bilimsel temellere dayanan yaklaşımı ve sade anlatımıyla, özellikle "neden hâlâ başlamıyorum?" diyenlere iyi gelebilir.
The Empty Brain – bir metafor üzerine düşündüren video
Zihni bir bilgisayar gibi görmek ne kadar yanlış? Bu video, sinirbilim ve felsefenin kesiştiği bir anlatımla “boş beyin” metaforunu sorguluyor.
Yaklaşık 10 dakikalık, düşünmeyi tetikleyen bir anlatım.
Generative AI for Beginners – Microsoft
Yapay zekâya nereden başlayacağını bilemeyenler için Microsoft’un hazırladığı bu eğitim serisi gayet anlaşılır.
Kod, konsept ve uygulama bakımından sade ve yeterli. Yeni başlayanlar için çok iyi bir giriş noktası.
Edebi metin veya karakter derinliği aramayan okurlar için; daha çok ağır depresyon sürecinde olan ya da intihar düşünceleriyle boğuşan bireylere hitap edebilecek, kolay okunabilir ve vermek istediğini güzel bir hikaye eşliğinde sunan, meşhur ancak okumaya henüz fırsat bulabildiğim başarılı bir kitap.
Kılavuza ihtiyaç duyan biri için, geçici de olsa bir yön duygusu sağlayabilir.
Ne klişe bir kişisel gelişim kitabı kadar sıradan,
ne de bir edebi roman kadar çok katmanlı ve yoğun.
Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli, okuru zihinsel yalnızlık, bastırılmış arzular ve rutinle örülmüş bir hayatın içine çeken yoğun atmosferli bir metin. İlk bakışta oldukça sade görünen bir karakter üzerinden, insanın iç dünyasındaki kırılmaları, yönsüzlüğü ve zamanla çürümeyi anlatıyor. Ancak bunu öyle doğrudan bir şekilde yapmıyor; aksine, durağan gibi görünen detaylarla örülü bir zihinsel gerilim kuruyor.
Romanın en çarpıcı yönü, karakterin içsel dönüşümünün okura hissettirilme biçimi. Neredeyse hiçbir şeyin "olmadığı" anlarda bile rahatsız edici bir yoğunluk var. Zaman, mekân ve eylemler yavaş ama anlam yüklü; yazarın dili ise bu hissi çok iyi destekliyor.
Metin boyunca rahatsız eden, huzursuzluk veren ama bir yandan da kendine çeken bir yapı söz konusu. Kitap, sadece karakterini değil, onunla birlikte mekânı da konuşturuyor. Otel, neredeyse başlı başına bir karakter gibi; zamanla şekil değiştiriyor, ağırlık kazanıyor.
"Resmin sen değilsin ki..."
Her ne kadar oldukça eski bir film olsa da, sinematografisiyle Türk sinema tarihinin en klas filmlerinden biri.
“Surete âşık olma” fikrinin Fars edebiyatından ilham aldığını düşündüğüm senaryosu, günümüzün beklentilerini tam olarak karşılamasa da; dönemine göre fazlasını hak eden, nostaljik ve zarif bir yapım.
Puanlama: